Tarih: 12.01.2024 09:28

YAZARIMIZ GÜRAN TATLIOĞLU’NUN YENİ KİTABI ÇIKTI

Facebook Twitter Linked-in

Yeni kitabının yayınlanmasının ardından gazetemize bir açıklama gönderen Güran TATLIOĞLU şunları kaleme aldı:

“Bu yazım Aralık ayında Ankara’da Son Çağ Yayınevi tarafından yayınlanan  yeni kitabımın tanıtımını kapsamaktadır. Tam olarak bilinmeyen bir konuyu ayrıntılarıyla anlatan bu kitabım Osmanlı İmparatorluğu’nun son dönemine yeni bir ışık tutmaktadır

‘’Doğu’nun Rothschildları Konstantiniyyeli – İstanbullu – Camondolar’’ isimli kitabımda  Camondo ailesinin 1492’de İspanya’da başlayan, 1800’lerde  İstanbul’da yarattıkları finans imparatorluğu ile zirveye ulaşan, 1869’dan sonra Paris’te büyüyen ve 1943’da Polonya’da Krakow -Auschwitz ölüm kampında sona eren hüzünlü öyküsü anlatılmaktadır.

Ayni zamanda bu uzun öykü, 1699’da , imzaladığı Karlofça ve daha sonra Pasarofça anlaşmaları ile saldırıcı bir güç olmaktan çıkan , ancak savunucu bir güç durumuna düşen Osmanlı İmparatorluğu’nun , toprak kayıpları, gelir kayıpları, harp tazminatları, artan devlet ve saray masrafları ve önüne geçilemeyen israflar nedeniyle iç ve dış borçlanmasının ve bu borçlanmaların  devletin çöküşünün ve çözülmesinin etkenlerden biri olmasının öyküsüdür.

Aile reisi Abraham Salomon Camondo ve torunları  Abraham Behor ve Nissim’in Osmanlı iç ve dış borçlanmasında, ülkede ilk modern bankacılığın kurulmasında, ilk sanayi tesislerinin işletmeye açılmasında, Abraham Salomon’un 1839 Tanzimat Fermanı’nın hazırlanmasında ve İstanbul’da Galata ve Pera’nın imarındaki  katkıları da bu öykünün bir parçasıdır.

Bu renkli ve değişik öykünün diğer bir parçası ise ailenin 1869 ‘da Paris’e göç ettikten , zamanın Fransız zenginleri  ve bankerleri arasına girmeleri ve Paris sosyetesinin  bir parçası olmalarından sonra, torunların çocukları İsaac ve Moise’in  iş hayatından çekilmeleri ve güzel sanatlara kendilerini adamalarıdır. İsaac’ın empresyonist – İzlenimci – resim akımının temsilciler Degas, Monet , Renoir, Manet, Cezanne ve Delaroix gibi sonradan  çok ünlü olan isimleri desteklemesi ve bunun sonucunda meydana getirdiği  çok zengin koleksiyonunu Louvre Müzesi’ne hibe etmesidir. İsaac’ın  Paris’te ve Marsilya’da oynanan bir opera yazacak kadar yüksek bir müzik kültürüne sahip olmasıdır.   Moise’in  de evini, çok değerli sanat eserleri koleksiyonu ile birlikte,  Nissim Müzesi adıyla, ünlü bir iç dekorasyon  müzesi olarak  Paris’e bırakmasıdır. Ailenin son üyelerinin Auschwitz de ölüm kampında son bulması da bu öykünün hüzünlü bir bölümüdür.

Kitabım Son Çağ Yayınevinden,  bazı kitapçılardan  ve internetten satış yapan yayınevlerinden temin edilebilir.”

 




Orjinal Habere Git
— HABER SONU —