İlkini 2010 yılı 10 Kasım’ında yazdım.
Daha sonraki yıllarda yeniden yazdım,
“Lokma lokma Atatürk!”
Bu, üçüncüsü.
Lakin nedensiz değil, yazmasam gönül razı değil!
İlerleyen zaman içinde yine aynı “lokma” işleri.
"Atatürk Anması" denilince belli ki en kolayından gidilmekte, "Atatürk “lokması!”
Hani herhangi bir kişinin kendince, kendi adına böyle bir çaba içinde olması anlaşılabilir de bunun Atatürkçü yapılardan gelmesi anlaşılır gibi değil elbet.
Tuhaf ki ne tuhaf!
"Atatürk lokması!”
Atatürk'ten ne kaldıysa, her birin ya ortadan kaldırılmaya ya da yozlaştırılmaya çalışıldığı bir zamanda, onu daha çok anlamak ve anlatmak varken, kalkıp bunu "lokma" işine dökmek, olur şey midir?
Öyle karşıtları tarafından filan da değil.
Sözde en "hakikisinden" olanlarca eda edilmekte bir de. "Atatürk lokması!”
Tam da “Kenan Evren Atatürkçülüğü” türünden.
O yıllarda da sözde “anma” adına "Atatürk lokması” da dağıtılmış olsaydı eğer, sonraki zamanlarda nasıl da dalgaya alınırdı?
Aman da aman!
"Atatürk lokması!"
Keşke öyle olsaydı ve Evren'in işlediği günahlarından biri olarak kalsaydı da; sonrasında ve bugün de Ata’yı anma adına hiç olmazsa böylesi sıradanlıkları sergilemenin önü kapanmış olurdu.
Kenan Evren, bol bol Atatürk büstü açtırtmış, altına da Atatürkçülüğü ve Atatürkçü düşünceyi gömmüştü.
"Atatürk lokması!"
Özellikle de 10 Kasımlarda!
Ata’yı sözde anma adına!
Atatürk ve Atatürk Cumhuriyeti ve Atatürk'ün emanetleri çok yönlü ve hayasızca saldırılar altındayken, ilkelerini ve eserlerini sahiplenme adına, kimilerinin düşünüp taşınıp bula bula “lokma dağıtma”yı bulmaları inanılır gibi değil.
Kurtarıcımız ve kurucumuz büyük önderimiz için ulusun, halkın vefa, minnet ve şükran duymasının onca muhteşem gerekçeleri ve gerçekleri ortadayken, O’nun aziz anısına böylesine sıradan bir orantısızlığa yer verilebilir mi?
Hep olduğu gibi, işin kolayına kaçmanın, yapmadan yapmış gibi olmanın, suret-i haktan görünmenin, "yapabileceklerinin aslında sadece bundan ibaret olduğunun" ama daha ötesindeymiş gibi de görünmenin ta kendisi değilse nedir bu "Atatürk lokması?"
O’nu anıyor gibi yapıp aslında bir sefalet hatta iflas içinde olmak değilse nedir?
"Atatürk lokması!"
Önerilmesi bile mahcup edici. Özellikle bir de “Atatürk’ü Anma” adı altında-Bakın hele!- bir kamyonet kasasında, yoldan geçenlere “Gelin, Atatürk adına lokma dağıtıyoruz!” demek, anlamsızlığa düşmek olacak şey midir?
Atatürk Anısı’na! Yakışık alıyor mu allahaşkına?!
Ata’nın aziz hatırası ve bıraktıkları adına bugün az çok kaygı taşıyan hiç kimsenin, 10 Kasımlar’da onu “sözde anmak” uğruna sergilenen bu ve benzeri manzaradan eziklik ve mahcubiyet duymaması beklenebilir mi?
Atatürk gerçeğine birazcık saygısı olan, bunu nasıl ortaya atabilir?
Bundan “Atatürk ya da Atatürkçülük” adına nasıl bir yarar amaçlanabilir?
Bu “müthiş” buluşu ortaya atıp ön ayak olanların acaba gerçekten amacı ne olabilir?
Bunun, lokmacılar dışında kime hayrı vardır?
Ata’yı anmak, anlatmak, ilkelerine ve eserlerine sahip çıkmak ve bu konuda toplumda duyarlılık, bilinç yaratmak adına yapılabilecek nice akıl işi yararlı, etkili, gerekli hatta zorunlu iş, eylem ve çalışma dururken “cıvıtma” sayılabilecek böylesi sıradanlıklara düşülemez, buna prim verilemez.
Daha yaratıcı ve etkili olmak varken, işin kolayına kaçıp, “dostlar alış verişte görsün” sıradanlığından, ne yapana ne de o büyük amaca hiç mi hiç hayır gelmediği ortada değil mi?
Biraz bilinç, biraz sorumluluk, emek ve çaba, biraz da samimiyet lütfen.
Olamıyorsa, bırakalım, dokunmayalım.
O’nun büyüklüğünün bizlerin cüceliğine ihtiyacı mı var?
Hiç olmazsa “hakım” derken “lokum” deme durumuna düşülmemiş olur…
Hem siyasal partiler hem de kitle örgütlerince, sözde Atatürk’ü anma adına, bu türden bilinç yoksunluğu içine düşülmemesi konusunda şimdiden anımsatma…
Dikkat, 10 Kasımlar’ın gereği “Atatürk anmasıdır, lokması değil!..”
