Gürdal ERGEN

Tarih: 26.07.2024 10:00

EMEKLİLİK

Facebook Twitter Linked-in

“Emekliyim. Endişeliyim.

                Emek kutsaldır. Emek, yüce değerdir. Emeksiz iş olmaz, emeksiz aş olmaz. Emek harcanmadan değer üretilmez. Daha birçok söz, emeği ve çalışmayı önemsediğimizi anlatır, anımsatır. Bunlar eski dünyanın sözleri miydi? Şimdi yeni değer mi geçerli olmaya başladı? Ömrünü çalışarak geçirmiş birçok insan gibi gençliğini, işine, iş yerine vermiş milyonlarca insan var. İş yerlerinde primleri ödenmeden çalıştırılanlar, gün gelip emekli olmak istediklerinde, primlerinin yatırılmadığını ya da eksik yatırıldığını görünce, şok yemiş gibi çarpılırlar. İş yasalarına göre çalışanın primlerini eksik yatıran ya da hiç yatırmayanların uğrayacakları yaptırımlar olsa bile, ekonomik çaresizliğe düşen insanlar, haklarını nasıl arayacaklar?

                "İşten atılırım" korkusuyla, sendika üyesi olamamış, ya da önerilen sendikaya katılmış bir çalışan, yaşadığı açmazdan kurtulmak için sendikadan yardım istediğinde sapsarı olmaz mı?

                "İşçi ve işveren ilişkileri, ücret politikaları vb. konular, benim çalıştığım alanların dışında kalıyor" diyerek bu olanları görmezden gelemeyiz. İnsan olmak, insanca değerler biriktirmek ve bu değerleri yaşama geçirmeye çalışmak değil midir? Yaban hayvanlarda, sürü üyesini koruma içgüdüsü yüksektir. İnsanlar bunu yitireli çok mu oldu? Canlı olmamız nedeniyle, güdülerimiz varlıklarını koruyorlar da korunan güdülerimiz içsel değil, dışsal güdüler oldu sanıyorum. Örneğin "vur abalıya" güdüsü... "Ben dümenime bakarım" güdüsü... Benzerlerini siz üretebilirsiniz.

Tasada, kıvançta birleşmiş insanlarımız, böyle anlayışsız birileri tarafından, "creme de la creme" "kaymak" (sadece creme) gerisi, yönetici "beyaz yakalı" çalışan, memur esnaf, köylü, çiftçi, işçi, işsiz ve daha bilmem kimler diye nitelenerek, gelirlerinin de birliğimize beraberliğimize yakışmayacak durumda olmasını, kendine dert edinen yöneticiler elbet vardır. Gelirler böyle anlamsız aralıklarla gerçekleşince, ister istemez piramidin tepesinde olanlar, gelirdeki ters piramidin tabanını alırlar. Kalabalığa da piramidin tepesindeki, en üstündeki üç kuruş kalır. Kader bu kader(!) Başka nasıl açıklanır.

                Gelirdeki kader, emeklilik aylıklarına yansır elbet. Çalışırken almış olduğumuz ücretler, emekli aylığı bağlama oranları ve ödenenler giderek azalıyor. Herkes alıştığı biçimde yaşamalı, değil mi ya!.. Vekillerimize iyi bakıyoruz. Az emekle ömür boyu aylık gelir başka hangi ülkelerde var acaba? Geçen gün bir kent TV’sinde, bir işletmede, patron ve sendika yöneticileri, işçi temsilcileri arasındaki pazarlığı izleme şansım oldu. Zaptlarken, denk geldi. Patron; “Bundan daha fazla verme şansım yok. Beğenmeyen gider, isteyen kalır,” diye kestirip attı. Çalışanlardan biri; “Bu pahalılıkta bu olur mu? Belediyede ücretler daha iyi.” Patron, büro elemanı ya da sekreterini çağırdı. Arkadaşın sözleşmesini bitirin. Gitsin, istediği belediyede çalışsın.” Şaşırdım!.. Görüşme, anlaşma bu mu? İşsizlik bir yandan, hayat pahalılığı bir yandan. Kiralar, kart ödemeleri. Çaresizlik…

                Emeklilik neydi? Emek sözcüğünden üretilmiş, sözcüğe eklenen “li” ekiyle emeği olan, emek vermiş, artık verdiği emeğin karşılığı olarak alacağı aylık ile çalışmadan yaşayıp, dinlenecek kimse geliyor aklımıza. Bu duruma da emeklilik deniliyor. Birçok kurumumuz var bu sistemin işlemesi için. Şimdilik kör topal idare ediyoruz.

                Gel gör ki bu durum giderek aşınıyor.

                Ya gelecek?

                …Sonuç; emeklilere, çalışanlara insanca yaşama koşullarını sağlamak, işleyebilen, adil bir sitemi, bilgili, gelişmiş kimliklerle başarabiliriz. Bu aynı zamanda bizim geleceğe hazırlık sınavımızdır bize göre. Öz değerlerimiz ancak böyle koruyabiliriz.

                Akılla, bilimle, sanatla kalın.”

                Teşekkürler Bedri Karayağmurlar.

                Emekliler… Gelin, Susurluk Birleşik Emekliler Sendikası’na üye olun. Sorunları birlikte çözelim.

Hoşça kalın, dost kalın!  


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —