Gürdal ERGEN

Tarih: 25.10.2024 09:32

"GÖKTEN BİR MÜDÜR DÜŞTÜ"

Facebook Twitter Linked-in

Nuri Bayram yazdı:

                "Geçen yıl pancar ekiminde tarihi bir rekor kıran ama yaşadığı sorunlar ile sürekli gündemde kalan Ağrı Şeker Fabrikasına yeni bir müdür tayin edildi. Hakan Müdür yaş haddinden dolayı emekli edilmiş, yerine networku yüksek genç bir müdür atanmıştı. İlk bakışta duyduğumuza göre gelmek istemiyordu. Göreve başlamanın rötar edilmesine birçok söylem geliştirilmişti. Müdür; Ağrı şehrini beğenmiyor, burada yaşamak istemiyor ve ne olursa olsun gelip çalışmayacak. Bir başka söylem siyasi bir yorumdu, dünya görüşüne aykırı bir yer olduğu için burada huzur içinde olmayacağı gerekçesiyle gelmeyecek. Müdürü önceden tanıyan kişiler ise adamın haksızlığa uğradığını düşündüğü için mahkemeye verdiğini ve gelmeyeceğini dile getirmişler. Derken adam çıkageldi ve göreve başladı. Ve hiç tayin konusunda konuşmadı.

                Garip şekilde sakin, kararlı ve başarı odaklı bir intibah sergilemişti. İddialı cümleleri, edebi söylemler ile süslemeye başladı. Asker hikayesindeki Bayrağın dalgalandığı her yerde çalışırım söylemini hayata geçirdi ve ilk iş olarak Ağrı şehrinin girişine 50 metre yüksekliğinde bayrak dikti ve gönderde dalgalandırdı. Üstelik bunu fabrika çalışanları ile yaptı, hazır direk almadı. Türk Bayrağının rüzgarda dalgalanması şehirde kısa sürede yankılanmaya başladı. Kimi siyaset yapıyor, dedi kimi de 41 yıldır yapılmamış bir gerekliliği gerçeğe dönüştürdüğü için 41 kez maşallah dedi.

                Kısa süre içerisinde kahvehanelerde Müdürün işçilere verdiği cezalar konuşulmaya başlandı. Mesai saatlerine riayet etmeyen (işe geç gelen ve işten erken çıkan), birbirinin yerine kart basan ve mesai saatleri içerisinde çarşıya inen herkese disiplin cezası vermeye başlamıştı. Ama işin ilginç yanı bu cezaları alan kişiler bile Müdür hakkında kötü konuşmuyordu ve adama hak veriyordu. Şeytan tüyü mü vardı, bilemedim. 

                Ağrı küçük şehir ve fabrikada bu şehir için çok şey ifade ediyor. Adamın yaptıkları her geçen gün etki alanı artarak öğrenilmeye başlıyordu. Patnos Kantarında bir önceki müdür döneminde 2 milyon TL'ye ihale yaparak müteahhitler vasıtasıyla 1600 metrekare betonarme alan yapılmış iken, bu müdür Malazgirt Kantarında 2 milyon TL'ye fabrikada çalışan inşaat personellerini göndererek öz kaynaklar vesilesiyle 5000 metrekare betonarme yaptırmış. Hem ekonomik hem de çok ciddi bir fark.

                Fabrikada yeterli iş bilgisine sahip olmayan çalışanlar var olduğu için ithal personeller getirmiş. Üstelik bizim Ağrı insanının burun kıvırdığı maaşlara gelmişler, hatta hiçbiri müdür beye alacakları ücreti sormamış bile. O denli müdüre güven ve inanç var. İnsanları büyük şehre götürmekte acizlik yaşanabilirken Türkiye'nin birçok yerinden daha önce birlikte çalıştığı, kapasitelerini bildiği, neler katabileceklerine inandığı adamları ülkenin en doğusuna yani şehrimize bir telefon ile getirebilmesi ilgimi çekti. Bu zamanda bu sadakat ve bu dostluk.

                Duydum ki asıl büyük bir bomba daha varmış. Yıllardan beri süregelen TEKELLEŞMEYE savaş açmış, tek başına. Fabrikanın içinde nerdeyse tüm işleri son on senedir alan firmaların fiyatlarının fahiş olduğu gerekçesiyle iddialı tavırlar sergilemiş. 80 milyonun hakkını kimseye yedirmeyiz, diyormuş. Aslında kimse müdürün bunu başaracağına inanmasa bile bunu da başarmış. 80 milyonun hakkı olan 80 milyonu tek firmaya yaptırmak yerine fabrika personelleri ile bu işi yapmaya karar vermiş ve maliyeti 10 milyona indirmiş. Tabi bunlar rivayet, doğruluğunu inceleyecek kişiler bilir, bizler değil.

                …Sendika Başkanı Agit Arslan, Fabrika müdürüne; “Siz büyük Ağrı Dağı oldunuz, biz de gölgenizde yeşeren küçük ağrı dağı,” demiş tüm çalışanların önünde. Bir sendikacının İşverene bu şekilde hitap etmesi ona inandığını gösteriyor. Ve fabrikada sorunlar yerine barış havası esiyormuş, ne güzel.

                Uzun sözün kısası, bir adam fabrikanın talihini değiştirebiliyormuş., üstelik üç ay gibi kısa sürede. Bu donanıma ve networka sahip bir müdürün bu fabrikaya atanacağına kimse inanmıyordu. Ben de inanmıyordum ama işte bir yanlışlık oldu ve gökten bir müdür fabrikaya düştü. Haydi bakalım kampanya dönemi bitince de tarih yazılır mı bekleyip bunu da görelim.” 

                HAMİŞ: Hayri AYKUT (Memleket Hayri) diyor ki: “Müthiş bir bozulma var. Sadece ekonomi, siyaset, hukuk ve eğitim de değil; görüntüde dilde, davranışta, ahlakta… Zarafet, kibarlık, hitap şeklindeki incelik (saygı) inanılmaz oranda buharlaşmış. Cehaletle kabalık!.. Yobazlık, zorbalık giderek normalleşiyor. Bir şey yapmayacak mıyız? Atı alan Üsküdar’ı geçti, deyip boş mu vereceğiz? Siyasal İslamcılığın bize hediyesi bu çürüme. Biz eskiden hikayesiyle avunmaktan bıkmadık mı? Neden yenisi ile övünmeyelim?!.”

                

                


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —