İnsanların çoğu sürekli bir şeylerden şikayetçi olur. Ama kendileri hiçbir çaba sarf etmeden, birileri onların adına çözsün isterler. Kimse sorumluluk almak istemez. Aman ben kötü olmayayım, aman ben göze batmayayım diye diye, gözü kara birini gözlerine kestirip, onu öne sürmek isterler.
Aslında hep birlikte hareket edilirse daha kolay çözüme ulaşacak sorunlar, insanların tatlı su kurnazlıklarıyla, birilerinin üzerine yıkılıverir. Toplumsal cesareti olan, çözüm odaklı olan kişiler de, birlikte çözüyoruz derken bir bakmışlar, yapayalnız kalmışlar.
Tarih boyunca bir araya gelmemiş, hatta ayrı yüzyıllarda yaşamış olsalar bile, Anadolu insanı hikayelerde ya da fıkralarda, Nasrettin Hoca ve Timur’u bir araya getirmekte bir sakınca görmemiştir. Bu ikilinin, tam da bahsettiğimiz konuyu anlatan bir fıkrasını anlatalım o zaman.
Timur, ordusundaki fillerden birini, Nasreddin Hoca'nın memleketine gönderir. Fil o
kadar büyük, o kadar oburdur ki, köyde ne kadar ot, saman varsa, hepsini silip süpürür. Bu duruma köylüler daha fazla dayanamazlar. Nasreddin Hoca'yı da önlerine katarak, Timur'a şikayet için yola çıkarlar. Nasreddin Hoca'ya destek olacaklarına söz veren köylüler yolda birer ikişer sıvışırlar.
Tek başına kalan Nasreddin Hoca, Timur'un huzuruna alınır.
Timur'un o gün çok sinirli olduğunu gören Hoca, şikâyeti bir tarafa bırakıp:
– Köyümüze gönderdiğin filden bütün köylüler çok memnun kaldılar. Yalnız, zavallı
hayvan tek başına yaşıyor. Hayvancağız için bir de dişi fil gönderilmesini istiyoruz, işte bunu arz etmek için huzurunuza geldim, der.
Bu sözlere çok sevinen Timur, hemen yanındakilere, Nasreddin Hoca'nın köyüne bir de dişi fil gönderilmesi için emir verir. Nasreddin Hoca, tek başına köye döner. Tüm köylüler sevinçli bir haber bekliyordur. Nasreddin Hoca'ya, Timur'un fili ne zaman geri alacağını sorarlar.
Nasreddin Hoca gülümser:
– Ne geri alması, der. Timur hizmetinizden öyle memnun olmuş ki, yakında bu filin
dişisini de göndermeye karar vermiş sizlere.
Hoca’nın cevabı ironik olsa da, halkın şikâyet etmek dışında bir çözüm arayışına girmediğini gösterir. Fıkrada herkes şikâyete gitmek ister ama, yolda birer birer geri dönerler.
Nasreddin Hoca, Timur’un öfkeli olduğunu görünce paniğe kapılmaz, durumu hemen değerlendirir ve en uygun tepkiyi verir. Zeka ve espri bazen en güçlü silahtır.
Günümüzde de, toplumsal veya iş hayatındaki birçok problemde insanlar konuşsa da, iş eyleme gelince kimse sorumluluk almak istemez. Sorunlar karşısında şikayet etmek yerine, çözüm üretmek gereklidir.
Sorunlar karşısında birilerini öne sürüp o kişiyi yarı yolda bırakmak yerine, hep birlikte çözüm yolları aranırsa sonuca ulaşılır.
