İnsan yaşamı boyunca, bir duvarı örer gibi döşer hayat duvarının taşlarını.
Eğitim, koyulan ilk taştır.
Kurulan arkadaşlıklar, dostluklar ikinci taştır.
Seçtikleri hayat arkadaşıyla yaptıkları evlilik, üçüncü taş.
Bir de seçme şanslarının olmadığı taşlar vardır. Aile gibi, sağlık sorunları gibi.
Bir taş, bir taş daha….
Böyle böyle dizilir taşlar. Bu taşlar ne kadar sağlam döşenmişse, o insanın hayatı da o kadar sağlam ilerler.
Döşenen taşlar, yapılan seçimlerle şekillenir. Bin bir emekle örülen duvarın ayakta kalıp kalmamasını, taşlar döşenirken bulunulan görevler, statüler, makamlardaki davranışlar da belirler.
Bazen egoyla, bazen kazanma hırsıyla, bazen de intikam hırsıyla, taşları öyle hızlı örenler olur ki, bir bakmışsınız , hızla örülen taşlar aynı hızda paramparça olmuş.
Bazen duvarı yükseltmek için, öyle gelişigüzel taşlar bulup koyanlar olmuş ki, o taşlar pıt pıt dökülmüş ve sağlam taşları da yıkmış.
Bazen bir anlık zaafla ya da öfkeyle, öyle yanlış bir taş koyanlar olmuş ki, o bir tek yanlış taş, bütün bir duvara mal olmuş.
Bir bakmışsınız zaman akmış, hayat geçmiş.
Hayat duvarınıza döşediğiniz taşlar, sağlam, güvenilir, düzgün olsun. Acele etmeden, birer birer döşeyin taşları. Taşların arasına da harç yerine, bilginizi, görgünüzü, eğitiminizin yanında, doğruluk gibi, dürüstlük gibi, vefalı olmak gibi, hakkaniyetli olmak gibi, insani duygularınızı katın.
Zaman öyle zalim ki, geçmesini istediğimiz zaman kaplumbağa hızında, geçmesini istemediğimiz zaman uçak hızında ilerliyor.
Zaman akıp giderken, siz peki, hayat duvarınızı nasıl ördünüz? Sağlam örebildiniz mi? Ya da bundan sonra nasıl öreceksiniz?
Doğru ve düzgün taşları mı buldunuz? Yoksa yanlış bir taşla, tuzla buz mu oldu duvar? Taşların arasına koyduğunuz harcı doğru harmanlayabildiniz mi ?
Düşünün…