Cemil Yavuz

Tarih: 16.05.2025 09:33

ADALETSİZLİK SEBEP ADALETİ ARAMAK SONUÇ

Facebook Twitter Linked-in

Demokrat Parti iktidarının 7.yılı.

Seçimi bir yıl öne çekerek Ekim 1957'de erken seçime karar verir.

CHP, ana muhalefettir.

İktidar sertleştikçe sertleşir.

İnönü, miting için İstanbul Topkapı'ya gelir.

Alanda kalabalık 300 binlerdedir.

İnönü, kürsüye çıkıp tam konuşacakken, birden elektrik kesilir.

Bekle bekle gelmez ve mitingi de konuşması da engellenir.

Bir basın açıklaması ile yetinilir.

1957 Seçimlerine bu koşullar altında gidilir.

 

Babam da o sıralar Zonguldak'ta bir işletmenin makine ve elektrik şalter merkezinde çalışır.

Miting yapılan yer, işletmenin önündedir.

O gün öğleyin başbakan Menderes orada miting yapar ve elektrik de işletmeden verilir.

Babam da hayran bir Menderesçi'dir.

Çalıştığı nokta, kürsüye çok yakın yerdir.

Alkışlayıp sevgi gösterir.

Neyse, ikindiye doğru da ana muhalefet CHP lideri İnönü, miting için aynı yere gelir.

O sırada resmi bir yetkili gelip, görevli babama, mitinge elektrik vermemesini, kesmesini emreder.

Babam da öğleyin Menderes'in geldiği miting için verilip, bu miting için elektrik verilmemesine, haksızlık, adaletsizlik olur, diyerek itiraz eder.

Yetkili de babamı "işinden olursun" diyerek, işiyle tehdit eder.

Babam "Buna vicdanım razı olmaz, elim de varmaz." der.

Az sonra bir başkasi getirilir ve babamın yeri değiştirilir.

İnönü'nün mitingine elektrik verilmez, kesilir.

Miting de iptal edilir.

 

Bir ay sonra seçim günüdür ve sandık milletin önüne gelir.

Bir Menderesçi ve Demokrat Partili olduğu halde babam o seçimde oyunu İnönü'ye ve CHP'ye verir.

Bu gerçeği de tam 30 yıl sonra 1987 yılında ilk kez dile getirir.

Babama bunu nasıl başardığını sorduğumda, "adaletsizlik, haksızlık karşısında, vicdanının direndiğini, izin vermediğini" belirtir.

 

Neymiş,

Adaletsizlik, haksızlık, hukuksuzluk sebep; her şey sonuçtur.

 

Sen kalk, önce seçimle gelip, sonra da bütün gücü eline geçirince, yine üst üste seçimle gelen İstabul'un ve milyonlarca İstanbullu'nun belediye başkanını, geçerli hukuku bile yok sayarak, uyduruk işlerle içeri at, görevinden et.

Ardından da sırf seçim yarışında, aday olamasın diye zorla, kumpasla önünü kesebilmek için, 16 milyon yurttaşın oyu ve özgür iradesi ile Türkiye'nin cumhurbaşkanı adayı olarak ilan ettiği sayın Ekrem İmamoğlu'nun bir de 32 yıllık üniversite diplomasını, yazılı olan bütün yasa ve hukuk kurallarını hiçe sayarak iptal et.

Ardından, ifade hakkını da yok et.

 

Peki daha ne olsun?

İşte bu adaletsizlik sebebinden, vicdanlar kanar, sel olur, kan ağlar.

Milyonlar ayağa kalkar, sel olur akar.

Cumhuriyetin ve demokrasinin kurucusu Cumhuriyet Halk Partisi'nin genel başkanı sayın Özgür Özel başta olmak üzere, bütün demokratik muhalefetin genel başkanlarını millet önüne katar,

meydan meydan adayını ve anasının ak sütü gibi anayasal hakkını arar.

Daha ne olsun?

 

Haksızlık sebep, hak arayışı sonuç.

Hukuksuzluk sebep, hukuku aramak sonuç.

Adaletsizlik sebep, adalet arayışı sonuçtur.

Özeti, "sebep-sonuç" ilişkisi.

Aslolan milletin iradesi.

19 Mayısta, İzmir'de.

Ne beklenecekti ki?

Normal olan bu değil mi?

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —