Belediyeci olmak, hiç düşünmediğim bir işti. Okulu bitirmiş, birkaç yere müracaat etmiş, cevap bekliyordum. Bankacı olmayı istemiştim en çok o yıllarda.
İlk özel televizyon olan Star televizyonu yeni açılmış, körfez savaşı çıkmıştı. Sürekli evde olduğum için gece gündüz tv seyrediyor, adını bile yeni duyduğum scud füzesi, patriot gibi savaş aletlerinin tehdidinde acı çeken insanları izleyerek savaşların kötü ve iç bunaltıcı ruh halini yaşıyordum.
Ne iş yapacağım diye düşünürken, o yılların en etkili iletişim aracı Belediye hoparlöründen bir ilan duydum. Belediye Başkanlığı sınavla memur alıyordu. O yıllarda KPSS yok. Her kurum kendi sınavını kendisi yapıyor. Aileme söyledim. Babam bu fikre bayıldı. Susurluk’ta kalacağım için tabiki annem de.
Rahmetli Tahsin BOZOĞLU Başkanın dönemiydi. Sinemaların birer birer kapatıldığı yıllardı. Kasabalardaki sinemalar işlemiyordu artık. Bir zamanlar yazlık ve kışlık olmak üzere benim hatırladığım Zevk Sineması, Meramses Sineması, Şeker İş Sineması ve Şeker Fabrikası’ndaki sinema salonu olan Susurluk’ta, sinemalar kapanmıştı.
Sinemalar, düğün salonu olarak bir süre varlıklarını sürdürseler de, müteahhitlerin tekliflerinin cazibesine kapılan taşınmaz sahipleri kat karşılığı yerlerini vermiş, sinema salonları beton bloklara dönüşmüşlerdi.
O sıralar halen müteahhite verilmeyen kışlık Zevk Sineması, hem Belediye’nin kültürel faaliyetlerini yürütmek, hem de sinema kültürünün bitmemesi adına, Belediye tarafından kiralanmıştı. Bizim sınavımız da bu salonda oldu. Sorular Susurluk Lisesi öğretmenlerinden oluşan bir komisyon tarafından, klasik cevap verilmek üzere hazırlanmıştı.. Yedi adet genel kültür (coğrafya, tarih, inkılap tarihi vb.), iki adet matematik, bir adet de kompozisyon sorusundan oluşuyordu. Kompozisyonun konusu “Kalem kılıçtan keskindir” idi. Nedense unutmamışım. Yazılı sınavdan 70 ve üzeri puan alanlar mülakata alındı.
Yazılı sınavı geçmiştim. Mülakata katıldım. Belediye Başkanının makam odasında toplanmış sınav komisyonu huzurunda mülakat yapıldı. Uygulama olarak da, daktiloda bir dilekçe yazdım. Sonuçlar açıklandı. Ben kazananlar arasındaydım ve Belediyeye memur olarak atandım.
Böylece henüz 19 yaşında, hiç aklımda yokken Belediyeci oldum. İlk olarak Zabıta memurluğu yaptım. İki gün süren Zabıta memurluğundan sonra (neden böyle bu da başka bir yazının konusu olsun), Yazı İşleri’nde belediye katipliği, ilan memurluğu, Evlendirme memurluğu, Yazı İşleri Müdürlüğü, Belediye Başkan yardımcılığı gibi bir sürü görevlerde bulundum. Halen Kırsal Hizmetler Müdürü olarak çalışmaya devam ediyorum.
İstemeyerek işe başladığım Belediyeyi ve Belediyeci olmayı, bütün zorluklarına rağmen çok seviyorum. Çünkü Belediyeciysen, yaptığın her hizmetten, şehre kattığın her yenilikten kendin de bir vatandaş olarak faydalanıyorsun. Çünkü sen de o şehirde yaşıyorsun.
İyi bir Belediyeci olmak için, sihirli kelime empati. Kendine nasıl davranılmasını istiyorsan insanlara öyle davran, nasıl bir şehirde yaşamak istiyorsan, öyle bir şehir yarat. Çalışma hayatım boyunca ben de bunu uyguladım.
Susurluk’u, Susurluk’lu olmayı ve Susurluk insanını seviyorum. Bu yüzden Susurluk Belediyesi’nde çalışmayı da…