Malumunuz Amerikalılar Vietnam'da yaklaşık 20 yıl savaştı.
Sonunda da başarısızlığı kabullenip çekildiler ve böldükleri Vietnam birleşti.
Hikaye bu ya; Vietnam savaşı sırasında taraflar birbirlerinden savaş esirleri almışlar.
Savaş bitip barış görşmeleri başlayınca da esir takası gündeme gelmiş.
Esir alınan Amerikan askerlerine karşılık Vietnam tarafı 2 general talep etmiş.
Hangi generalleri istedikleri sorulunca General Elektric ve General Motors demişler!
General Electric ve General Motors general değil hatta asker bile değil.
ABD'nin önde gelen endüstri şirketleri.
Tabi bu hikayede vurgulanmak istenen savaşların ülke ekonomilerinde nasıl bir yıkım yarattıkları.
Zaman zaman tartışılır 3. Dünya savaşı çıkar mı?
Bana sorarsanız zaten 3. Dünya savaşının içindeyiz. 1. ve 2. Dünya savaşları hammadde kaynakları ve yeni pazarlara hakim olmak isteyen ülkeler tarafından çıkartıldı. Artık hammadde kaynakları ve yeni pazarlara lkeler değil şirketler hakim olmak istiyor.
Örneğin Libya'da Kaddafi'yi devirmek için Fransa, ABD, İngiltere hava operasyonu başlattı diye bir haber gördüğnüzde o haber aslında şöyle demek istemektedir.
Libya'da Kaddafi'yi devirmek için Total, Exxon Mobil ve BP hava oerasyonu başlattı!
Artık ülkeleri ülkeler değil şirketler işgal ediyor. Şirketlerin işgaline engel bir durum veya kurum varsa devletler o pürüzleri ortadan kaldırmak üzere savaşa başvuruyor.
Artık şirketler devletlerden daha zengin, daha büyük dolayısıyla daha güçlü!
Özellikle son 20-30 yılda dünya üzerinde şöyle bir ticari denklem oluştu. Başta Çin olmak üzere Uzakdoğu Asya ülkeleri yüksek teknoloji ürünleri başta olmak üzere pek çok ürünün üretim üssü, başta Hindistan olmak üzere bazı Asya ülkeleri yazılım konusunda üretim üssü, Rusya İran ve Ortadoğu ülkeleri de petrol ve doğalgaz gibi doğal kaynakların üretim üssü haline geldi.
ABD ve Avrupa'nın başını çektiği batı ülkeleri ise bu ürünlerin pazarı haline geldi. Bu denklem adı konmamış bir barış mutabakatıdır aslında. Hiç kimse mal sattığı kişi veya ülkeyle arayı bozmak istemez. Aynı şekilde mal aldığı kimseyle de arayı bozmak istemez.
Peki çıkarlar hiç çatışmayacak mı? Savaş çıkmayacak mı?
Geçen hafta post modern bir savaştı!
Başta yazdığım hikayede anlatmaya çalıştığım gibi artık savaşlar ekonomik yaptırımlar, ambargolar, gümrük vergileri gibi yollarla oluyor. Çünkü savaştan iki tarafın da ekonomisi zarar görüyor.
Daha ileri giderse siber saldırılar, haberleşme uydularına verilen zararlarla çatışmalar şiddetlenir. Tabi eninde sonunda son sözü yine silahlar söyleyecektir ancak onda bile terörist gruplar emperyal güçler tarafından kullanılmaya devam edecektir.
ABD'nin Çin ve uzak doğu ülkelerine yönelik gümrük operasyonu gösterdi ki Trump'ın elindeki silahın namlusu kendi kalbine doğrultulmuş durumda.
Ekonomisini kurtarmak için tetiğe bastığında kendi ekonomisi ağır yara aldı! Çin mallarını pahalılandırıp kendi ülkesinin şirketlerinin pazar payını arttırmak isterken kendi şirketlerinin de aslında Çin'de üretim yaptığı gerçeği ile yüzleşti!
Olayın ekonomik yönü bir yana, politik yönü daha çarpıcı!
35 yıl önce Sovyet bloğu dağıldığında bu durum liberalizmin zaferi olarak lanse edildi ve sosyalizm öldü ideolojiler sona erdi teorileri dolaşıma sokuldu.
Liberal ideolojinin neredeyse tüm dünyada hakim olduğu 35 yılın sonunda geldiğimiz noktada, liberalizmin temel sloganı olan “Bırakınız yapsınlar, bırakınız geçsinler” sözü liberalizmin kalesi ABD'de artık itibar görmüyor. Gümrük duvarları bir yandan, sınırlara örülen fiziki duvarlar diğer yandan yükseliyor. Avrupa'da aşırı sağ yükselişte, göçmenlere karşı tedbirler artıyor sınırlara duvarlar çekiliyor. Tek kutuplu dünyanın barış getireceği tezinin koskoca bir yalan olduğu her gün dünyanın her köşesinde bir kez daha görülüyor.
Hal böyleyken bütün ezberlerimizi yeniden gözden geçirmemiz gerekmiyor mu?