Cumhuriyet Halk Partisi’nde Kurultay Süreci başladı.
Yani: Hisseli Harikalar Kumpanyası… Demokrasi oyunu. Yönetimi elinde bulunduranın çoğu zaman 1-0 önde başladığı, çoğu zaman da kazandığı bir tuhaf sistem.
Üstelik herkes yakınıyor, ama yönetime gelen verdiği sözü unutuyor. Tıpkı SİYASİ PARTİLER KANUNU gibi. Siyasi partilerin tamamı değişmesinden yana, ama seçim kazananlar hiç yanaşmıyor buna.
1995 yılında DSP’de ATANMIŞ DELEGELER’le kongre ile Kurultay’a ve Milletvekilliği adaylığına karşı çıktık.
Edirne Milletvekili Erdal KESEBİR ile birlikte bu dileğimizi usulüne uygun, aldığımız siyasi terbiye çerçevesinde Liderimiz Sayın ECEVİT’e sunduk. Ama Fincancı Katırlarını ürküttüğümüzün farkına varamadık.
Erdal KESEBİR ile birlikte ihraç edildik.
Başvurduğumuz mahkeme İHRAÇ KARARI’nı bozdu. Meclis Başkanı KÜTAHYALI… Meclis koltuklarını Ceylan Derisi yaptırarak büyük hizmetler gören zat; mahkeme kararını uygulayıp KESERBİR’i DSP Milletvekili sayısına ve grubuna eklemedi.
Parti içindeki Fincancı Katırlarının ısrarı KESEBİR’i yeniden ihraç etti.
Bunun üzerine Liderim ECEVİT’e parti tabanının halini anlatan yazdığım bir şiirimi gönderdim, sonuç alamayınca… Bütün illeri ve ilçelerin tamamına yakınını tek tek gezerek, atama delegeli kongrelerle görevden alınıp dışlanan ve partinin kuruluş çilesini çeken, gerçek DEMOKRATİK SOLCULAR ile görüştük.
Herkes parti içi demokrasi istiyordu. Bütün illerde kurduğumuz Yürütme Kurulları ile ANKARA’da yaptığımız Çalıştay ile OLAĞANÜSTÜ KURULTAY imzası toplamaya karar verdik.
Dev Adam, bizim 30 yılımızı verdiğimiz liderdi. İçimiz kan ağlıyordu. Ona karşı sevgimiz ve saygımızı hiç bozmadan Anadolu ve Trakya’yı karış karış dolaşıp Kurultay Delegeleri ile yüz yüze konuşup Noterden imzaları yeterli sayıda toplayarak ANKARA’ya döndük.
Ertesi gün imzaları ve Kurultay talebimizi elden teslim için Genel Merkez’e giderken sessizce ağlıyorduk. Kolay iş değil… Gerektiğinde uğruna canımızı vereceğimiz Liderimiz idi. Hakkını yemeyelim, O da bizi çok severdi. Bu ülkeyi ve bu halkı sevmeyi, ilkeli olmayı, dürüstlüğü ondan öğrendik. Onun Rahle-i Tedrisatı’ndan yetiştik eskilerin deyimiyle…
Hala dizlerimiz titriyor, sesimiz titreye titreye zor konuşuyorduk. Biz, imzaları verdik. Genel Merkez imza sahibi delegeleri ihraç etti. Delegelikleri düştü ve imzalarının bir geçerliliği kalmamıştı.
“Niye böyle oldu Doktor?” sorusunu ben de aynı soru ile yanıtladım aylarca.
Sonunda öğrendik ki; çok yukarılarda 28 Şubat süreci başlamış. Ülkeyi iç savaş, darbe ve her türlü tehlikenin bir dönemde, ülkeyi Sırat Köprüsü’nden geçirecek iki Devlet Adamı vardı.
Bunlardan biri Cumhurbaşkanı Sayın Süleyman DEMİREL, diğeri Bülent EVEVİT. Cumhuriyet’i kurtarmak isteyen güçler… Nitekim, kısa bir süre sonra, sadece 50 milletvekili varken DSP Hükümet kurdu ve ECEVİT Başbakan oldu. DTP ile azınlık hükümeti kuruldu. Cumhuriyeti korumak isteyen güçler saf değiştirmiş ve bize; ’sırası değil’ mesajı vermişti. Bize de özveri ile hu duruma katlanmak kalmıştı.
Özveri, bununla kalmadı. Hakkari DTP Milletvekili ZEYDAN, DTP’den istifa edince DTP Meclis Grubu düştüğü için hükümet de düşüyordu. Özveri, bu kez canımızı çok acıtacak şekilde gelmişti.
Meclis’te Azınlık Hükümeti’nin önergelerinin tümüne ‘EVET’ oyu veren KESEBİR’e bu tehlikeyi bertaraf etmek düştü. Siyasi hareketimizdeki herkese sorarak ortak karar ile çok zor da olsa DTP’ye dahil olarak hükümet düşmekten kurtuldu.
Bunları niye anlattım? Delege Sistemi bir UCUBE’dir. Saçma sapan demokratik bir yöntem gibi dayatılır. Ve asla tabanı, örgütü sarıp sarmalamaz. Hatta bir tür ayrışma sebebidir. Örneğin; ‘Ahmet mi, o Hasan’ın adamıdır vb.’ konuşulur seçim zamanı
Neden Delege Seçimleri bütün üyelerin katılımı ile değil? Neden İLÇE-İL Yönetimleri ÇARŞAF LİSTE İLE DEĞİL?
Ben yanıtını biliyorum. Birileri kaybetmekten korkuyor, koltuğu kaybetmekten… Nemalanmayı kaybetmekten vs. vs…
Bundan korkmayacak üç kişi tanıyorum. 1-Şehrin Emini: AHMET AKIN, 2-Balıkesir Milletvekili CHP Gnl. Başkan Yrd. ENSAR AYTEKİN, 3-Balıkesir Milletvekili Serkan SARI.
Balıkesir’e çok da yakışacaktır. 15 Milyon oy kullanıldı Sayın İMAMOĞLU için. Kimse itiraz edebilir mi?
DOKTOR ALİ İHSAN GÜLER”
Hoşça kalın, dost kalın!..
