AKP'nin bu kadar uzun süre iktidarda kalmasının en önemli nedeni toplumumuzu iyi tanıması ve ona göre strateji geliştirmesi. Ayrıca sürekli anketler ve sosyoloik araştırmalarla da halkın tepki gösterdiği bir konuda hemen strateji değişikliğine gitmesi.
O açıdan şaşkınım!
Fırsatını bulurlarsa her türlü hileye kalkışabilecek bir yapıyla karşı karşıya olsak da, diploma konusunda yürüttükleri strateji beni şaşkına çevirdi. İmamoğlu'nun adaylığını engellemek istediklerini biliyoruz ancak yöntem çok yanlış.
Neden?
İmamoğlu'nun yatay geçişinde de, diplomasında da en ufak leke olmadığına eminim. Zaten bu konuda bir tartışma veya şüphe de yoktu. Oysa iktidar cenahı aylardır İmamoğlu'nun haksız bir şekilde İstanbul Üniversitesi'ne girdiğini iddia ediyor ve kamuoyu oluşturuyor. Sonunda da İstanbul Üniversitesi kendi verdiği diplomayı iptal etmek zorunda bırakıldı.
Bakın bu olay japonya'da olsa ve İmamoğlu için böyle bir şüphe olsa sokağa çıkamaz.
Ama ülkemizde böyle bir olayın söylentisi bile İmamoğlu'na en az 5 puan artı yazar.
Çünkü bizim toplum yapımızda bu işler her geçen gün artan bir şekilde takdir ediliyor.
Bakın bizde insanlar öğrenciyken çektikleri kopyayı çocuklarına övünerek anlatırlar.
Askerde nasıl nöbet tutmadıklarını, nasıl işten kaytardıklarını birbirlerine üstelik abartarak aktarırlar. Hele torpille işe girmek, tayin olmak, terfi etmek falan imrenilecek şeylerdir. Tayin gibi işleri kolayca çözen politikacılar el üstünde tutulur hepsinden fazla itibar görür. Bunları beceremeyenlerin politik serüvenleri fazla uzun sürmez.
Böyle insanlar “işini bilen” olarak tanımlanır ve saygı görür.
Erdoğan'ın yıllardır süren diploma tartışmalarına rağmen toplum desteğini kaybetmemesinin sebebi aslında budur. Bu tip haksızlıklara usulsüzlüklere karşı çıkan tasvip etmeyenler de elbette vardır ama azınlıktadırlar üstelik İmamoğlu ile ilgili iddialara inanmamışlardır.
Oysa emin olun sırf bu diploma tartışmaları İmamoğlu'na mesafeli duran kesimin kendini daha yakın hissetmesini sağlamıştır. Oy desteğine de en az %5 katkısı olmuştur. Yarın çıksın, “hak etmiyordum ama kılıfına uydurdum girdim İstanbul Üniversitesine iyi kontrol etselermiş şimdi mi akıllarına gelmiş?” desin, inanın bana oylarının üstüne 2-3 milyon daha ekler.
Dedim ya toplumun nabzını sürekli anketlerle analiz ediyorlar.
Onlar da toplumsal desteğin hızla artıyor olduğunu farketmiş olmalılar ki apar topar hem diplomayı iptal edip hem de sabah şafak operasyonuyla gözaltına aldılar.
Siyaset, buzda yürümek veya araba kullanmak gibidir.
Bir defa kaymaya başladığın zaman panikleyip toparlamaya çalıştıkça daha çok savrulursun.
Günümüz dünyasında iktidarlar toplumsal rızaya dayanmak mecburiyetindedir.
Bugüne kadar AKP de hatta hatta 12 Eylül Cuntası bile toplumun büyük bir kesiminin rızasına dayanıyordu. AKP bu rızayı 23 yldır sandıktan çıkarak sağladı. Ancak 19 Mart'la birlikte artık toplumsal rızayı yeniden sağlayamayacağına ve sandıktan çıkamayacağına kani oldular ki artık toplumsal rıza arayışından vazgeçtiler. Kendi seçmenlerinin bile “Bu kadar da olmaz” diyeceğini bile bile %20 ise 20, %15 ise 15 kendilerini her ne yaparlarsa destekleyecek fanatiklerin desteğiyle gittiği yere kadar ülkeyi uçuruma sürükleme pahasına yönetmeye kalkıştılar.
Yapamazlar.
Bakın cumhuriyet tarihimizde bu ülkede 2 defa asker yönetime doğrudan el koydu. Bunun ilki 1 yıl, ikincisi 3 yıl sürdü onun da son 1 yılı anayasal olarak devam etti. Bu askeri yönetimlerin içlerinde de başka ülkelerdeki gibi 20-30 yıl iktidarda kalma heveslileri elbette vardı. Ancak Türkiye hem ekonomik, hem de sosyolojik olarak toplumsal rıza sağlanmadan veya sürdürülmeden yönetilemeyecek bir ülke. Toplumsal tepkiye rağmen ısrar eder, İmamoğlu'nu tutuklamaya, baskıyı arttırarak bir şekilde iktidarda kalmaya yelteneceklerse de başarılı olamayacaklar.
Son olarak şunu da ekleyelim. İktidarı kaybetmekle kalmayacaklar. Toplumun güvenini de kaybettiler. 20 yıl da geçse insanlar sandığa giderken hep şunu düşünecek: 'Bunlar bir daha gelirlerse gitmemek için her şeyi denerler. O yüzden iktidara bir daha gelmemeliler!'
