Ferdi Zeyrek Manisa'nın genç belediye başkanıydı.
Talihsiz bir kaza sonucu aramızdan ayrıldı.
Milyonlarca insan, evet milyonlarca insan ardından gözyaşı döktü.
Bakın Manisa'nın nüfusu yaklaşık 1,5 milyon!
Bir de Büyükşehir Belediye Başkanlığı bizim yaşadığımız küçük yerler gibi değildir.
5 yıl boyunca Büyükşehir Belediye Başkanıyla belki hiç karşılaşmazsınız bile. İşiniz de pek düşmez. Düşse de 14 aylık başkanlık sürecinde kaç kişiye ne kadar temas edebilirsiniz.
Ki Manisa'ya hiç gitmemiş, Ferdi başkana oy vermemiş, öldüğü güne kadar yüzünü hiç görmemiş milyonlar ağladı milyonlar!
Bu bir belediye başkanının ölümüne üzülmenin çok ötesinde bir duygudaşlık.
Bu aslında seçtiğimiz, yönetmesi için tercih ettiğimiz bir kişiye sahip çıkamamanın, onu koruyamamanın, yarattığı kederdir ve yaşadığımız dönemin siyasal iklimiyle doğrudan ilgilidir.
Bakın insanlar birilerini seçip, bir makama kendilerini orada temsil etmesi için oturtur.
Siz onları haksız yere görevden alır, hapse atar zulmederseniz Halk onları bağrına basar.
Biriken tepki bir başka belediye başkanının cenazesinde sel olur akar.
Demem o ki Ferdi Zeyrek'in cenazesinin Türkiye tarihinin en kalabalık en ses getiren cenazelerinden biri olmasının sebebi yalnızca Ferdi Zeyrek'in kişiliği veya yaptığı hizmetler değildir. Ülkedeki siyasal iklime ve belediye başkanlarına yönelik baskılara karşı bir başkaldırıdır.
Halk seçtiğine sahip çıkmaktadır ve seçilenlere sahip çıkılmasını da beklemektedir.
Burada siyasi partilere, seçilmişlere, sivil toplum örgütlerine, basına çok iş düşmektedir.
Bugün yaşatılan süreç basit bir belediye başkanlarının tasfiyesi veya yolsuzluk operasyonu değildir. Halkın seçme ve seçilme hakkının elinden alınmasıdır.
Cumhuriyetin fiilen yürürlükten kaldırılmasıdır!
Elbette bu ölümün ardından yaşanan hüznü sadece bir toplumsal tepki olarak açıklamamız Ferdi Başkan'ın şahsına haksızlık olur. Manisa gerçekten başkanını çok sevmiş ve benimsemiş.
Kendi evladı gibi sevdiği başkanını cenaze kendi evinden çıkmışçasına uğurladı.
14 ayda bir şehre ne yapabilirsiniz? Yollar mı, köprüler mi? Devasa projeler mi? Hiç biri!
14 ayda yapabileceğiniz tek köprü “Gönül Köprüsü”dür.
En düşük maliyetle, en hızlı kurulan ama en kolay yıkılan köprü.
Aslında bu ülkede en çok ihtiyacımız olan köprü de gönül köprüsüdür.
Ferdi başkanın fotoğraflarına bakın.
Bütün fotoğraflarında, videolarında yüzü gülüyor. İnsanların gözünün içine bakıyor.
Kolay mı sanıyorsunuz o borç yüküyle bir belediyeyi sırtlamak?
Hiç mi yorulmaz, canı sıkılmaz, yüzü asılmaz insanın?
Bazı seçilmişler bilmez, vatandaşın bir terazisi vardır.
Seçimden önce bir tartar ölçer biçer ona göre oy verir. Sonra seçimden sonra tartar, ölçer, biçer.
Benim kilom ağır tartarsa tartsın veya benim boyum çok uzun ölçebiliyorsa ölçsün dersiniz.
Senin kalıbın büyük ama için kof mu, değil mi bir bakışta tartar!
Boyun uzun ama burnun kaf dağına değiyor, o burnunu boyunun yettiği her yere değdirme der sıfırı basar yerine oturtuverir.
Demem o ki o makam koltukları aslında birer kantardır.
Kantarda bazen hile olur ama hata er geç düzelir.
Çünkü asıl makam halkın gönlündeki makamdır ve gönül terazisinde yanlışlık olmaz!
Seçilmiş seçilmemiş bütün makam sahiplerinin halkın gönlünde Ferdi başkan gibi makama sahip olması umuduyla Ferdi başkana edilen duaların kabul olmasını ve mekanının cennet, makamının âli olmasını diliyorum. Yakınlarının, CHP ailemizin ve Manisalıların başı sağ olsun...