Güzel ülkemin dört bir yanında çıkan yangınlarla mücadele edilirken, 10 Ağustos Pazar günü saat: 19:53’ te meydana gelen Sındırgı merkezli 6,1 büyüklüğünde depremle sarsıldık. Aniden geliverip, bıraktığı büyük acıların ardından birkaç gün konuşulup, sonra unutuverdiğimiz deprem yine hatırlattı kendini.
İlk belirlemelere göre 16 adet yıkılan bina olduğu, dört vatandaşımızın yaralı, 82 yaşında bir vatandaşımızın da maalesef hayatını kaybettiği depremde yaralılara acil şifalar, hayatını kaybeden vatandaşımıza rahmet, ailesi ve sevenlerine sabırlar diliyorum.
Aslında gerektiğinde tek vücut olmasını bilen bir milletiz. Deprem gibi yaşanan büyük felaketlerin ardından nasıl yardımlaştığımızı, yediği ekmeğini, giyeceğini, battaniyesini paylaşan, gece-gündüz, kar-kış demeden kolileme yapan, kendi aracıyla deprem bölgesine malzeme taşıyan insanlarımızı da hatırlayalım.
Ama ne yazık ki, bunları bir daha yaşamamak için felaket anlarında ateşlenen konuşmalar, tartışmalar çok kısa bir süre içinde püf diye sönüveriyor . Biz de, gündelik hayatımıza, boşvermişliğimize dönüveriyoruz.
Gözünü para ve mal hırsı bürümüş insanlara seslenmek istiyorum. Arsanıza bir kat daha çıkmak için, yapacağınız binanın çekme mesafelerini değiştirmek için, kaçak binanızı ruhsatlandırmak için çalmadık kapı bırakmıyorsunuz. İşinizi yapmayan yetkilileri iş görmemekle suçluyor, daha önce yapılan yanlışları emsal gösterip, yanlışa yanlışla devam etmek istiyorsunuz.
İnanın fazladan çıktığınız kat, çekme mesafesine uymadan yaptığınız binalar, sokağın ya da caddenin ilerili gerili olarak çirkin bir görüntüye bürünmesine, yetersiz parklanmaya, araçların ve yayaların yol alabileceği yetersiz alanlara, dolayısıyla da, olası bir deprem felaketinde girilmeyen sokaklar, müdahale edilmeyen binalarla yaşanan felaketin de şiddetinin artmasına sebep olacaktır.
Öncelikle testi kırılmadan önlemler alınmalı, kentsel dönüşümle ilgili çalışmalar hızlanmalı, yatay mimari çoğalmalı, çürük zeminlere, alüvyonlu arazilere ve dere yataklarına inşaat izni verilmemeli, ülkedeki bütün binalar depreme dayanıklı hale gelinceye kadar seferberlik başlatılmalı.
Televizyonlarda ve internette rastlamışsınızdır. Japonya’da ana okullarındaki çocuklar bile deprem anında ne yapacaklarını biliyorlar. Biz de depremi hayatımızın gerçeği olarak kabul etmeli ve deprem anında ne yapılması, nereye sığınılması konusunda en küçüğünden, en büyüğüne kadar vatandaşlarımızı eğitmeliyiz.