Yine bir "çözüm süreci" tiyatrosu sergileniyor ama bu kez oyuncu kadrosu daha güçlü, seyirciler ise daha gönülsüz!
Oyuncu kadrosu güçlü çünkü bu kez MHP de sahnede!
Tabanı olmasa da en azından liderleri sahnede.
Sahnede demek de yetersiz olur Sayın Bahçeli yardımcı erkek oyuncu!
Seyirciler ise gönülsüz çünkü kadroya katılan yeni transferlere rağmen senaryo tanıdık ve bu kez adı "Terörsüz Türkiye" olsa da sürpriz son beklenmediği için heyecan yaratmıyor.
E ne lazım?
Kadroya daha popüler, daha sevilen, daha yıldız oyuncular katmak lazım!
İşte "Terörsüz Türkiye" komisyonu kadroyu genişletme çabasıdır!
Tutmayacağı belli bir oyunu tutturabilir miyiz çırpınışlarıdır.
Olur da çamura saplanırsak CHP'nin de üstü başı çamurlansın hesabıdır!
Masaya herkesi oturtalım, hesap bölünsün uyanıklığıdır!
CHP başından bu yana çözüm yeri olarak meclisi işaret ediyor bu şartlarda komisyona üye vermemeyi nasıl açıklar?
Herkes biliyor ki en az 1 yıl öncesinden görüşmeler, pazarlıklar yapıldı taraflar el sıkıştı. Şimdi komisyon kurmak zaten etkisiz ve yetkisiz hale getirilen yüce meclise "garnitür" muamelesi yapmaktır!
Bu kabul edilemez.
Ayrıca AKP başından bu yana süreci Öcalan, dolayısıyla terör örgütüyle yürütmeyi tercih ediyor bu da kabul edilemez!
Yarın bir gün komisyon İmralı'ya, gidip Öcalan'la, Kandil'e gidip PKK elebaşlarıyla görüşsün kararı çıkarsa veya Öcalan gelsin komisyona "Terörsüz Türkiye" yol haritasını sunsun denirse ne yapacak komisyondaki üyeler?
"Yok artık o kadar da olmaz!"
Diyebilecek bir babayiğit var mı?
Hele hele DEM Eş GB. Tuncer Bakırhan'ın "CHP masada olursa belki de İmamoğlu dışarıda olacak" yakışıksız açıklaması sonrası bence konu bizim açımızdan kapanmalıdır.
Konu hakkında daha yazacağız bu süreç 3-5 günlük bir macera değil.
Neden masaya oturulduğunu, yeni anayasaya neden ihtiyaç duyulduğunu, hepsinden öte asıl amacın Öcalan'ı da kapsayan bir genel af olduğunu dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışacağız.
O yüzden fazla uzatmayalım yazıyı beni çok düşündüren bir gelişme ile bitirelim.
Yıllar önce bir yazıda "Dünya üzerinde devleti olmayan en büyük halk Kürtlerdir" diye bir iddia okumuştum. (Literatürde buna Devletsiz Millet deniyor) İddia dememin sebebi dünya üzerinde kaç halk var kaçının devleti var araştırmadığımdan.
Araştırmama sebebim ise iddiayı kendi bakış açımdan doğru bulmamam.
Bakış açım asla inkarcı, Kürtleri reddeden bir bakış değil. Bilakis ben Türkiye Cumhuriyeti'ni Türkler kadar Kürtlerin de devleti gördüğüm için Kürtlerin bir devleti olmadığı iddiasına itibar etmedim.
Ancak son gelişme beni benden aldı!
15 gün kadar önce Kürtlerin yoğun yaşadığı önce Şırnak, ardından Şanlıurfa Belediye Meclisleri karar alarak şehirlerindeki cadde ve bulvara Devlet Bahçeli'nin adını verdi!
Haberi okuyunca devleti olmayan en büyük halk Kürtlerdir iddiasını düşündüm. Sonunda Kürtlerin de kendilerine ait hissedecekleri ve benimsedikleri üstelik bahçeli bir Devlet'leri olduğu için mutlu oldum.