Ejder Meyveli Smoothie (Chia tohumu eşliğinde),
Efuli (Liçi meyvesi eşliğinde),
Aloevera (Starex meyvesi eşliğinde),
Orman Meyveli Special,
Bahçe Naneli Limonata,
Pataşur içerisinde Çerkez Tavuğu,
Zencefilli Somonlu Suşi,
Tartalet içerisinde Antakya usulü Humus,
Susamlı Levrek Simidi,
Aydın usulü kuzu çöp şiş...
3 buçuk yıl önce tek adam rejimine yeni geçmişiz.
Saray'da 30 Ağustos resepsiyonu var. Recepsiyon desek daha doğru olur.
Recepsiyona davetli Hürriyet G:azetesi (eski) GYY Vahap Munyar sarayın davetlilere sunduğu
yemek menüsünü köşesinde yazmıştı da bizde köşesinden kenarından saray mutfağı hakkında fikir
sahibi olmuştuk.
Tabi o günlerde az bilinen ve çoğunluğu ithal ürünlerden hazırlanan bu menü haklı olarak
tartışılmış ve milletin evi falan diye benimsetilmeye çalışılan sarayın nasıl bir yer olduğunu görmek
istemeyenlere göstermişti.
Ancak yine de müzmin muhalif olan bizler dışında çok fazla eleştiri ve tartışma konusu
olmamıştı. Yazımı hazırlarken dönüp baktığımda konunun daha çok Sözcü, Cumhuriyet, Birgün
gibi basın organlarında tartışıldığını göreceksiniz.
Oysa şimdi 1 haftadır manda yoğurdu ile yatıp kalkıyoruz!
3. Abdülhamit'in çiftçilerle buluştuğu bir toplantıda, sohbet esnasında akşamları yatmadan önce şifa
niyetine yenmesi tavsiyesiyle verdiği tarif şöyleydi:
Manda yoğurduna, Medine hurması, kestane balı ve yulaf ezmesi karıştırıyorum.
Bulması biraz zor ürünler gibi gözükse de aslında çok da ulaşılmaz bir liste değil.
Oysa yazının başında paylaştığım menü hiç birimizin kolay kolay tüketebileceği bir liste değil!
E peki 3 yıl önce smoothieler, pataşurlar, suşiler bu kadar ses getirmemişken öncekiyle
kıyaslanmayacak kadar mütevazi bu liste neden bu kadar ses getirdi?
O zamanlar tek adam rejiminin ve ekonomik krizin başlarındaydık. Dolar kuru henüz yeni 6,5 lira
olmuş, insanların alım gücü bu kadar düşmemişti. Oysa şimdi bırakın manda yoğurdunu insanlar
kirasını ve faturalarını ödemekte zorlanacak hale geldi.
Bakın iddia ediyorum. Bu kriz böyle giderse 6 ay sonra 3. Abdülhamit çıksın; sabahları yarım
ekmeğin arasına peynir koyup yiyorum desin, insanlar ekmeği bulamıyor bunlar arasına peynir
koymadan yemiyor diyenler olur.
Güzel bir kıssa ile bağlayalım.
Doğuştan tek kolu olmayan varlıklı bir adam evlenmiş. Yıllarca mutlu bir evlilik yaşamışlar. Adam
her akşam tek eli dolu eve gelirmiş. Yiyecekler, içecekler hediyelerle karısını mutlu edermiş.
Gel zaman git zaman adamın işleri bozulmuş para sıkıntısı yaşamaya başlamış. Bir akşam eve eli
boş gelince karısı sormuş; senin diğer koluna ne oldu?
Sofrasında ekmeği olan insan başkalarının ne yediğini ne içtiğini çok umursamaz ama
sofrası boş olup karnı aç olan insan başkalarının ne yediğine daha çok dikkat eder.
Bir süre sonra o yazlık kışlık sarayların, uçakların, araç konvoylarının nasıl göze battığını
hep beraber yaşayıp göreceğiz.
Yazıyı 3 yıl önce yazmıştım. Geçen hafta Meclis'te eski ve yeni milletvekillerine verilen iftar daveti menüsünü görünce aklıma geldi. Hiç umurlarında olmadığını anlıyoruz.