Akşamları sizler de benim gibi televizyon ekranlarında gelişmeleri takip ediyorsunuzdur.
Herkes merak ediyor.
Şimdi ne olacak?
Özellikle muhalif TV kanallarında çıkan yorumcuların özellikle iktisatçıların ortaklaştığı bir görüş var.
Bu olaylar, Türkiye'nin bir hukuk devleti olmadığı imajını pekiştirir.
Doğru
Böyle bir ortamda yabancı yatırımcı gelmez!
Kısmen doğru
Yabancı yatırımcı gelmezse iktidar ekonominin çarklarını döndüremez.
Doğru
Buradan itibaren yazacaklarım yanlış anlaşılmasın diye baştan söyleyeyim.
Birbirinden değerli yorumcuların uzmanlıklarına sözm yok. Her biri konusunda uzman akademisyenler. Ancak bazen akademik bilgi olguları açıklamaya yeterli olmuyor.
Sondan başlayalım. Evet Türkiye'de bütün iktidarların dışarıdan gelecek paraya ihtiyacı var. Bu iktidarın herkesten ve her zamankinden daha fazla ihtiyacı var.
Ancak artık dünyada 2 çeşit sermaye var. Yani yabancı yatırımcıların çeşitleri var.
İlki akademik verilere konu olan üretim, medya, finans gibi alanlarda yatırım yapmak üzere Türkiye'ye para getiren daha çok batı kaynaklı şirket veya kişiler.
Bir de bunun dışında kalan bir yatırımcı grubu var.
Onlar sıfırdan yatırımdan ziyade mevcut yatırımları satın alma veya ortaklık şeklinde yatırım yaıyorlar. Kamunun elden çıkardığı yerler veya kurumlar, yüksek kar marjı beklentisi olan sektörler öncelikli tercihleri. Bu grubu Arap şeyhleri veya Rus oligarkları (Azeri oligarkları da bu gruba dahil edebiliriz.) oluşturuyor.
Yönetenlerimiz yıllar önce bir tercihte bulundular.
İlk grupta yer alan yatırımcıları ellerinin tersiyle ittiler ve ikinci grupta yer alanlarla yollarına devam etmeyi seçtiler.
TV'lerde fikir beyan eden iktisatçıların tezlerine dayanak olan yatırımcılar birinci gruptakiler.
Onlar gerçekten öngörülebilirlik ve düzgün işleyen bir hukuk sistemi isterler.
Oysa ikinci gruptakiler hukuk sistemi falan aramazlar. Hatta hukuk sisteminin işlemiyor oluşu onlar için Türkiye'yi daha cazip bir yatırım merkezi haline getirir. Problemlerini hukukla değil ahbap çavuş ilişkileri, siyasi yakınlıklar hatta rüşvetle çözmeye alışıktırlar ve öyle olmasını tercih ederler. O açıdan hukukun işlememesi onlar için daha caziptir.
Bakın dünyanın sayılı şirketlerinden biri kendi ülkesi Almanya'da farklı ülkelerde rüşvet vererek çeşitli ihaleler aldığı iddiasıyla soruşturma geçirdi. Yöneticileri mahkum oldu. Çünkü Almanya gibi ülkeler aferin gidip dünyanın dört bir yanında rüşvet dağıtarak ihaleler almışsın ve ülke ekonomimize döviz kazandırmışsın demiyor. Sen bu paraları kayıt dışı bir paradan ödedin o kayıtdışı parayı vergi kaçırarak elde ettin yani Alman halkından çaldın diyor!
Oysa diğer sermaye grubu gayet rahat ve bir o kadar da cömert!!!
Fazla uzatmayalım. Yatırım yapacağı ülkede düzgün bir hukuk sistemi arayan sermaye grubu zaten bize yatırım yapmaz. O açıdan iktidarın aman hukuku bu kadar çiğnersem yabancı yatırımcı kaçar diye bir kaygısı yok.
Peki o sermaye grubunun aradığı veya istediğibir kriter yok mudur?
Vardır!
O sermaye grubu kalıcı iktidar ister.
Nasıl kalıcı olduğu ile ilgilenmez ilelebet iktidar aynı kalsın ister.
O yüzden sokak gösterileri, sivil itaatsizlik eylemleri, muhalif her türlü hareket o sermaye grubunun güvenini ve yatırım iştahını sarsar.
İktidarın muhalefetin son dönem ki erformansından duyduğu rahatsızlıkğın sebebi budur.
O yüzden, aynen devam...
