Öyle kolay değildir 1 Mayıs'ı anlamak, anlatmak!..
Ben, bıraktım kağıdı kalemi; "1923 yılı 1 Mayıs günü...
Türkiye'de işçilerin sesini 'Bahar ve Çiçek' masalları ile boğmak istediler. Ama Yaşar Zeliha Bükülmez, kalemiyle bu ihanete karşı bir duvar ördü. Türkiye'de 1 Mayıs için şiir yazan ilk şair oldu.
Şöyle diyor Yaşar Zeliha Bükülmez:
"Ey işçi.
Bugün hür yaşamak hakkı seninken,
Patronlar o hakkı senin almışlar elinden.
Sa'yınla edersin de "tufeyli"leri zengin.
Kalbinde niçin yok ona karşı yine bir kin?
Rahat yaşıyor, işçi onun emrine münkad;
Lakin seni fark etmedi günden güne berbad.
Zenginlere pay verme, yazıktır emeğinden
Azm et de esaret bağı kopsun bileğinden.
Sen boynunu kaldır ki onun boynu bükülsün.
Bir parça da evlatlarının çehresi gülsün.
Ey işçi
Mayıs birde bu birleşme gününde şüphe
Bugün kalmadı bir mani önünde.
Baştan başa işte koca dünya hareketsiz;
Yıllarca bu birlikte devam eyleyiniz siz.
Patron da fakir işçilerin kadrini bilsin
Ta'zim ile, hürmetle sana başlar eğilsin.
Dün sen çalışırken bu cihan böyle değildi,
Bak fabrikalar uykuya dalmış gibi şimdi.
Hekes yaya kaldı, ne tren var, ne tramvay
Sen bunları hep kendin için şan-ü şeref say.
Birgün bırakınca işi halk şaşkına döndü,
Ses kalmadı,her velvele bir mum gibi söndü.
Sayende saadetlere mazhar beşeriyet;
Sen olmasan etmezdi teali medeniyet.
Boynundan esaret bağını parçala, kes, at!
Kuvvetlidir hak, hakkını haksızlara anlat."
Bu dizeler, sadece bir çağrının değil, toprağın derinliklerinden gelen bir hakikat sızısının yankısıydı.
Üç evlilik yaptı. İlk eşi, "Yaşar Zeliha" adını beğenmedi. Ama o hiçbir zaman başkalarının beğenisine göre kimliğini değiştirmedi. İlkelerini ne saraylara sattı, ne korkuya rehin verdi.
Başı örtülü bir sosyalistti. Ne dinden, ne devrimden vazgeçti.
İkisini yüreğinde yoldaş etti. Ama her devrimcinin öyküsü gibi, onunki de yoksullukla sınandı. Son yıllarda, gözleri göremez oldu.
42,5 kuruşluk emekli maaşıyla, bir avuç ekmek için devlete yakardı. Ankara'ya gönderdiği mektup, tarihin en acı feryatlarından biriydi:
"Açlık, alçaklık değildir. Uzun müddet bu hale tahammül mümkün değil. Bir gün haber-i vefatım işitilirse, açlıktan öldüğüme herkesin vicdanı emin olsun."
Vicdan mı?
Haramilerde vicdan mı kalmıştı? Onlar bu feryadı duymadı. Ve Yaşar Zeliha Bükülmez, 5 Kasım 1971 günü açlığın sesiz pençesinde hayata veda etti.
Ne devlet sahip çıktı ona, ne uğruna kalem salladığı milyonlar.
Küçükyalı Altıntepe Mezarlığı'nda, isimsiz bir çiçek gibi toprağa verildi. Sanki hiç yaşamamıştı...
Yaşar Zeliha Bükülmez, bir kadının, haramlerin düzenine karşı kaldırdığı koca bir isyandır.
Ve her adaletsizlik karşısında kıvılcımlanan vicdanda, hala bir yerlerde mırıldanır:
"Boynundan esaret bağını parçala, kes, at!"
Öyle kolay değildir,1 Mayıs'ı anlamak anlatmak!
Öyle kolay değildir, hakkın, haklının yanında olmak!..
Öyle kolay değildir, haksızlığa göğüs germek ve de bedel ödemek!..
HAMİŞ: "Tanıdığım en mutlu insanlar sürekli olarak kendilerini değerlendiriyor ve geliştiriyorlar. En mutsuzlar ise genellikle başkalarını değerlendiriyor ve yargılıyorlar. "Lisa Villa Prosen
Hoşça kalın, dost kalın!..