Uygulanmaya başlanan trafik cezaları ile sürücü yurttaşlar, güvenliğin sağlanması ile sırf ceza kesilmesi amaçlı tuzağa düşürülüp avlanması arasında kalmış ve bunalmış durumdalar.
Buna karşı adeta isyan var.
Anlaşılıyor ki hükümet, har vurup harman savurduğu kamu kaynakları konusunda yine yurttaşın cebine göz koymakta.
Ülkemizde araç sahibi olmak zaten dünyanın ödemesini yapmak anlamına geliyor.
Araç sahibi olanlar artık, araçtan yararlanmak yerine, araç var diye hükümet, yurttaştan yararlanma yoluna gidiyor.
Bütçe açığını, araç sahiplerinden gidermeye çalışıyor.
Her yıl başında, trafik cezalarından elde edilecek bütçe hedeflerinin, çok çok üstünde tahsilat yapılmakta.
2024 yılında trafik cezaları için koydukları 20 milyar milyar lira ceza hedefinin, yıl sonunda tam iki katı ceza kesildi. Oysa ne üretimde, ne ihracatta verilen sözlerin iki katına hiç mi hiç çıkılmadı.
2025 yılı için ise 55 milyar liralık trafik cezası hedefi konulsa da yılın daha ilk dört ayında bu rakam çoktan aşıldı.
Bir devletin "Şu kadar ceza keseceğim." diye önceden plan yapması olur şey değildir.
Dünyanın hiçbir ülkesinde böylesine bir duruma rastlanılmaz.
Ülkemizde 23 bin radar var.
Bu radarları kim kurdu?
Özel sektör, kedilen cezalar dahil, bu işin içinde var mı?
Bunları bilmiyoruz.
Yolların kıyılarında bi anda, aniden hız sınırı düşüşleri yapılarak, ardından radarla ceza kesilmektedir. 120 km'den bir anda 90’a, 70’e, hatta 50’ye düşürülen hız limitleri ile gizlenen radarlarla yurttaşlara ceza yazılmaktadır.
Bu işlem, bir tuzak olup, sürücüyü avlamaktır.
Bu uygulamaya bir an önce son verilerek, bilimsel, ahlaka uygun ve hakkaniyete uygun, dengeli işleyen bir sistem kurulmalıdır.
Trafik cezaları ile yurttaşlardan sırf para toplamak amaçlı olarak sürücülerin avlanmasına yönelik tuzak kurulması uygulaması, bir an önce kaldırılmalıdır.
Hükümet yurttaşın cebine göz koymamalıdır.
