Ergün AYDOĞAN

Tarih: 23.12.2025 09:29

BİR AVUÇ ELİT, BİR AVUÇ AZGIN ZENGİN GRUP!

Facebook Twitter Linked-in

Asgari ücretli, mavi yakalı, beyaz yakalı… kamuda çalışan alt düzey ve üst düzey ücretli çalışanların gözü kulağı Ocak ayında yapılacak ücret artışlarında. Meclis Plan Bütçe Komisyonu’nda üst düzey kamu bürokrasisine yapılması planlanan seyyanen 30-40 bin liralık ücret artışı haklı olarak kamuoyunda yükselen tepkiler karşısında ‘şimdilik’ geri çekildiği, genel kurul ‘torba yasa’ görüşmelerinde tekrar gündeme alınacağı yönünde!

Üst düzey kamu bürokrasisine yapılması düşünülen artışın gerekçesi özel sektöre ‘kaçış’ların önüne geçmek; haklı olunabilir ama neden sadece üst düzey bürokrasi o kesim, lojman, makam aracı vb enflasyondan en az etkilenen kesim!

O halde açlık sınırı altında 29.828 TL maaş alan asgari ücretli, emekli veya yoksulluk sınırı altında 97.159 TL maaş alan mavi ve beyaz yakalı çalışanların durumu ne olacak?

Ne diyor AKP Genel Başkanı Erdoğan ‘’Zengini daha zengin, fakiri daha zengin yapan mevcut düzen sürdürülemez.’’

Doğru, liberal ekonomi düzenin getirdiği tablo ‘’gelir dağlımı adaletsizliği’’ yani üretilen artı değerin adaletsiz-dengesiz-haksız dağlımı…

Yine Erdoğan ‘’Dünyanın birçok ülkesinde en pahalı markalarla arz-ı endam eden bir avuç elit varken, günlük 1 dolara çalışan milyonları görüyoruz. Zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan mevcut düzen sürdürülemez.’’

Doğru sürdürülemez de, bal gibi sürdürülüyor. Sürdürülemez denilen düzen AKP iktidar döneminde daha görünür hale geldi, zengin daha zengin, yoksul daha yoksul hale gelmedi mi? Sistem bir taraftan kendi zengin grubunu yaratırken bir zamanlar orta direk denilen kesim hızla yok olup, alt gelir grubuyla üst gelir grubu arasındaki makas açılmadı mı; bu şikayet edilen sistemin sonucu değil mi?

Gelinen noktada artık tasarruf etmenin anlamsızlaşmasıyla birlikte kişilerin harcamaya yöneldiği, AVM’leri, kafeleri doldurduğu; birileri bunu ekonominin iyi olmasının göstergesi olarak sunsa da öyle değil. Lüks giyim refahın değil, umutsuzluğun kanıtı buna da ekonomik terimle ‘ruj’ etkisi dendiği an yaşanıyor. İnsanlar kriz dönemlerinde ev ya da araba gibi büyük hayallere ulaşamayacağını anladığı anda parayı biriktirmekten vazgeçer. O parayı, kendilerini anlık olarak iyi hissedecekleri ulaşılabilir lükslere harcarlar; lüks tüketim zenginlikten değil, geleceğe duyulan inançsızlıktan kaynaklanır. Elbette bu lüks harcamalar Erdoğan’ın sözünü ettiği ‘’pahalı markalarla arz-ı endam eden bir avuç elit’’ değildir! Çünkü artık tasarruf zaten zordur ayrıca tasarruf edilse bile o orta hedef sayılabilecek araba, ev alabilmek hayal ötesi hale gelmiştir.

GELİR DAĞLIMI ADALETSİZLİĞİ K ŞEKİLLİ EKONOMİ

Geçtiğimiz günlerde Odatv.com sitesinde tam da bu yaşananları anlatan yazı da, servet dağılımı bakımından dünya çapında gittikçe açılan makas, ‘’K şekilli ekonomi’’nin ABD’de tartışmanın yüksek seviyeye ulaştığını, pandemiyle birlikte seviye atlayan sürecin, Türkiye’de başka bir boyutta yaşandığını anlatıyor.

Dengesiz toparlanmayı tanımlamak için kullanılan ‘’K şekilli ekonomi’’ borsa ve konut fiyatlarındaki artıştan faydalanan ve çoğunluğu beyaz yakalılardan oluşan yüksek gelirli kesim, harcamalarını sürdürürken, düşük gelirli kesim ise enflasyon ve istihdamdaki yavaşlama karşısında harcamalarını kısıyor. Makas tarihte hiç olmadığı kadar açıldı.

Bu terim, beyaz yakalı çalışanların çok daha iyi durumda olup ekonomik olarak K harfinin kolu gibi yükseldiği, mavi yakalı çalışanların ise K harfinin bacağı gibi giderek daha da geride kaldığı genişleyen ekonomik uçurumu ifade ediyor.

ABD’DE SERVET DAĞLIMI

ABD Merkez Bankasının (Fed) verilerine göre, gelir dağılımının en üstündeki yüzde 10’luk kesim toplam hanehalkı servetinin yüzde 67’sini elinde tutarken, alt yüzde 90’lık kesim ise yüzde 33’üne sahip bulunuyor.

Gelir dağılımının en üst yüzde 10’luk diliminde yer alan haneler, harcamaların neredeyse yarısını gerçekleştiriyor. Tarihsel verilere göre 1990’ların başından bu yana 15 puan arttığı kaydediliyor.

 

TÜRKİYE’DE DURUM NE

 

İsviçreli Credit Suisse ve UBS tarafından 2022’de yayımlanan verilere göre Türkiye’de servet dağılımı olukça adaletsiz. Servet dağılımı eşitsizliğini gösteren gini katsayısı raporuna göre, Türkiye’de en zengin yüzde 1’lik kesim servetin yüzde 39,5’ine sahip. Türkiye, bu alanda 21 Avrupa ülkesi içinde ilk sırada.

Türkiye’de artık beyaz yaka-mavi yaka ayrımının yapılamayacağı, grupların dar gelirliler ve ‘’aşır taşır kazananlar’’ olarak ayrıldığı belirtiliyor.

Nüfusun en alttaki yüzde 20’sinin milli gelirden sadece yüzde 5 pay alırken en yukarıdaki yüzde 20’nin ise milli gelirin neredeyse yüzde 50’sini aldığı, Türkiye’deki en büyük sorunun vergideki adaletsizlik olduğu gerçeği var.

Yaklaşık 90 milyon nüfuslu ülkedeki milli gelirin yüzde 50’sini alan nüfusun yüzde 20’si yolları, AVM’leri, restoranları, eğlence yerlerini doldurur; bu ekonominin iyi olduğu anlamına gelmez.

Şimdi gözler gelir dağılımı adaletsizliğinden, bir avuç azgın zenginlikten şikayetçi olan iktidar anlayışı tercihini alta doğru inen hızla yoksullaşan alt gelir gruplarından mı yoksa şimdiye kadar olduğu gibi üst gelir gruplarına kaynak aktarmaya devam edip etmeyeceğini göreceğiz; bu siyasi bir tercihtir.

Siyasi tercihi gösteren son bir veriyle yazıyı sonlandıralım. UBS’in ‘’Küresel Servet 2025’’ raporuna göre, Türkiye 2024 yılında dolar milyoner sayısı yüzde 8,4 oranında artışla dünyada en hızlı artan ülke oldu; Türkiye’nin toplam dolar milyoner sayısı 236 bini aştı.

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —