Mikdat BESNİ

Tarih: 23.12.2025 09:32

Fotoğraf: Elmas Çumcu Öykü: Mikdat Besni *O Bizim Işığımız*

Facebook Twitter Linked-in


Bankın demiri soğuktu ama Poyraz alışkındı. Dizlerini hafifçe kırıp yamaca bakmaya devam etti. Çayından bir yudum aldı, "ohhh" diyerek karanfil esintisi dolu nefesimi, selâm verircesine fındık bahçelerine doğru gönderdi.
Toprağın kokusu, uzaktan gelen soba dumanına karışıyor, rüzgâr arada bir çimlere halay çektiriyordu. Bu ne güzel bir andı.
Arkasından tanıdık, eski bir ses geldi:
"Merhaba Poyraz, nasılsın?"
Poyraz başını çevirip baktı, şaşkındı, uzun süredir göremediği çocukluk arkadaşı gelmişti. Gülümsedi, ayağa kalktı, tokalaşarak karşıladı...
"Sağ olasın, iyiyim. Umarım sizler de iyisiniz."
Eymen bu karşılamayı yadırgadı, çocukluk arkadaşıyla niçin kucaklaşmamışlardı. Ve "sizler" kelimesinin kullanılmasını bir kırgınlık ifadesi olarak görüyordu. Halbuki aralarında bir gerginlik yaşanmamıştı.
Eymen, araya mesafe bırakarak bankın öbür ucuna otururken derin bir nefes aldı. Etrafına bakındı; tepelerin yeşili, havanın serinliği, uzaktan gelen köpek havlamaları… Yıllardır unuttuğu bir fotoğrafın içine düşmüş gibiydi. Uzatılan çaydan bir yudum aldı.
"Teşekkürler, iyiyiz," dedi. "Uzun yıllar oldu buralara gelmeyeli, dost ve akrabalarla görüşmeyeli. Özlemişim bu yeşilliği, bu havayı…"
Poyraz hafifçe başını salladı, dudaklarının kenarında sitemle karışık bir gülümseme belirdi. 
"Eee," dedi, "büyükşehirde yaşayanların ayakkabısı çamur olmuyor. Buralara adım atmak istemez insanlar. Paçalarının balçıkla sıvanmasını ister mi? Ayrıca soba temizleyeceksin, odun kırıp istifleyeceksin… Fındıkları çapalayacaksın, hasat edip kurutacaksın. İş bitmez buralarda. Dostunu ziyaret etmek istediğinde bayırları tırmanacaksın… Say say bitmez."
Eymen, başını eğip yola baktı. Poyraz’ın anlattıkları, çocukluk günlerinin görüntüleriyle birleşti; çamurlu dizler, soba başında kurutulan çoraplar, annelerin kızgınlığı…
"Annemin keyfi kaçınca duramadım oralarda," dedi sessizce. "İzin aldım, geldim. Sürpriz yapmak istedim ona. Her hafta ziyaret edip ihtiyaçlarını karşılıyormuşsun Poyraz, çok sağ ol… "
Poyraz omuz silkti ama gözleri yumuşamıştı. 
"Komşumuz, ebemiz…" dedi. "Üzerimizde emeği çok. Pencereden baktığımızda ilk gördüğümüz ışık, Fadime teyzemizin ışığı. Hepimize hayat sevinci aşılıyor. O ışık sönerse karanlıkta kalırız. Kapısının çalınmasına hasret olduğu kesin. Nasıl uğramam? Tabii ki dışardan alınması gerekenleri alıp getireceğim. Zavallının zaten doğru dürüst bir şeye de ihtiyacı olmuyor. Kendi kendine yeten bir insan. Yaşlı, yapayalnız ve büyük yaşam mücadelesi veriyor. Baksana, kamburuna rağmen kimseye muhtaç olmadan hayatını sürdürebiliyor…" diyerek evine doğru değneğinden destek alarak yürüyen, uzaklardaki Fadime anayı gösterdi.
Bir süre ikisi de sustu. Rüzgâr, yamacın üzerinden esip geçti. Uzakta bir traktör sesi duyuldu, sonra yine sakinlik çöktü.


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —