CHP'nin 39.Büyük Kurultayından "birlik, mücadele, iktidar ve demokrasi" vaddi ve mesajı çıktı.
Tam güvenle, bir genel başkan, sayın Özgür Özel çıktı.
Kurtuluşun, kuruluşun ve Türkiye'nin birinci partisi CHP'nin, tam güvenle, dördüncü kez yeniden seçilen genel başkanı sayın Özgür Özel, bundan sonrasını açıkladı:
"Bu kara düzen gidecek, yetti artık, yetsin artık.
Milletin canına tak etti, bitsin artık.
Pek yakında, ilk seçimlerle birlikte, bu kara düzenin sonu gelecek, gelsin artık.
Baskıcı, dediğim dedik, Ali kıran baş kesen dönemi bitecek, bitsin artık.
İple çekilen özgür, demokratik, huzurlu, mutlu Türkiye günleri gelecek, gelsin artık.
Bu kara düzen gidecek, aydınlık günler gelecek, gelsin artık."
Türkiye'nin cumhurbaşkanı adayımız, İstanbul belediye başkanımız sevgili Ekrem İmamoğlu çıkacak, milletin cumhurbaşkanı olacak.
İnsanlar, özgür, demokratik bir ülkede yaşamak ister.
İnsan bir işi olsun, insanca yaşayacak bir geliri olsun ister.
İnsanın işi, insanca geliri varsa, ekmeği-aşı, huzuru da vardır.
Demokrasi yoksa, iş de, aş da, huzur da yoktur.
Demokrasi ile “iş ve gelir” arasında doğrudan bir ilişki vardır?
Demokrasi varsa bir ülkede, öncelikle insanca yaşama hakkı vardır.
Bu hakların en başta geleni de “çalışma hakkı”dır.
Çalışmanın da insanca olması vardır.
Süresi, geliri ve de sosyal hakları ile vardır.
Hakkını isteme, hakkını alma hakkı vardır.
Sendika kurma, grev yapma hakkı vardır.
Toplanma ve yürüyüşü yapma hakkı vardır.
Çünkü demokrasinin güvenceleri vardır.
Bu güvenceleri ile insanlar huzurla yaşarlar.
Bütün bu haklar, demokrasi ile vardır.
Demokrasi varsa vardır.
Emekliler yoksulluk zulmü altında inim inim inletilmekteler.
Bir gün bile göremeden, adeta sürüm sürüm, süründürülmekteler.
Böyle giderse, belli ki o günü hiç göremeden göçüp gidecekler.
Bir garip ölmüş, diyecekler.
Bu yüzden bütün emekliler, ilk seçimde “demokrasi” diyecekler, demelidirler.
“Yeter artık, yetsin artık, sürünmeye son” demelidirler.
Bir ülkede demokrasi varsa bütün haklar, başta anayasa, yasalar ve hukuk devleti güvencesi altındadır.
İktidarlar en başta anayasaya, yasalara, hukuk devleti kurallarına uymak zorundadırlar.
Uymuyorlarsa, anayasa raftadır.
Orada keyfi bir kara düzen vardır.
Demokraside, insanca çalışma ve insanca gelir elde etme hakkı vardır.
Devletin “sosyal devlet” olma mecburiyeti ve görevleri vardır.
“Sosyal devlet” demokrasi varsa vardır.
“Sosyal devlet”in yurttaşlarına iş bulma görevi vardır.
İş bulana kadar da insani bir gelir sağlama görevi vardır.
Gelir dağılımının adaletli ve insanca olması vardır.
Hak talep etme ve bunun için de mücadele etme hakkı vardır.
Bu haklar da ancak demokrasi varsa vardır.
Ülkede demokrasi yoksa, çalışanlar sürekli baskı altındadır.
Demokrasi yoksa, hak arama hakkı da baskı altındadır.
Demokrasi yoksa, ne hukuk devleti ne de adalet vardır.
Demokrasi yoksa, bütün haklar ya askıdadır ya baskıdadır ya kısıtlıdır.
Her şey, iktidarın uygun gördüğü, işine ve keyfine geldiği kadardır.
Demokrasi yoksa, tek bir karar vericinin dışında, kimse ağzını açamaz.
Dişler kenetli, ayaklar çıplaktır.
Demokrasi yoksa
“gık”ını çıkaranlara ya soruşturma, ya gözaltı ya tutuklama ve ceza vardır.
İşinden olma, yakınları dahil işsiz kalma vardır.
Derdini dile getirebileceği ne bir kimse, ne bir makam vardır.
Demokrasi yoksa, bütün haklar yok sayılır ya da bastırılır.
Düşündüğünü uluorta konuşamamak, yazamamak, ifade edememe vardır.
Demokrasi yoksa, basının-medyanınsesi, soluğu çıkmaz, çıkamaz.
Sesini çıkaranın, itirazı olanın sonu iyi olmaz.
Herkese korku salmak vardır.
Demokrasi en başta, bütün çalışanlara lazım.
İşçiye-emekçiye, köylüye, emekliye, işsize, güçsüze lazım.
Demokrasi yoksa, toplumda huzur da iç barış da kalmaz.
İşte bu yüzden, demokrasi olmadan olmaz!
Demokrasi olmazsa olmaz.