Sibel ÇAYLAK SARI

Tarih: 03.10.2025 10:17

ÇOCUKLARIN ÖZGÜVENİNİ YIKMAYALIM

Facebook Twitter Linked-in

Oğlum ana sınıfına gidiyordu. Yıl sonu hazırlıkları sürerken, o gün onu okuldan aldığımda biraz üzgün olduğunu fark ettim. Ne olduğunu sorduğumda, yıl sonu gösterisi için planlanan kafkas dans gösterisinde  bütün sınıf arkadaşları yer alırken, kendisinin ekibe alınmadığı için üzgün olduğunu söyledi. 

 

Aslında o güne kadar öğretmenimizle de bir sıkıntı yaşamamıştık. Bir grup çocuğa daha ayrıcalıklı davrandığına dair gözlemlerim olsa da, bir eğitimciye kondurmak istemiyor, kendimi bu fikirden uzaklaştırıyordum.

 

 Okul dışında arkadaşlık ettiği kişilerin çocuklarından oluşan bir grup çocuk, her gösteride görev alırken, diğer çocuklar bazı gösterilerde yer bulabiliyordu. Bunları sorun etmemiştik ama, bir tek çocuğun dışlanması çok farklı bir durumdu. Bir anne olarak öyle bir içim burkuldu ki, anlatamam. Çocuğa hiçbir şey belli etmedim. 

 

Ertesi gün konuşmak  için öğretmenine giderek durumu anlattım ve nedenini sordum. Geçerli bir gerekçe göstermeden, yıl sonu için düzenlenen gösterilerde oğlumun birçok görevinin olduğunu, sadece bu gösteride yer almadığını, büyütülecek bir sorun olmadığını söyledi.

 

                Ben de ona, eğer ki siz onbeş kişilik bir sınıftan, yedi-sekiz  çocuğu ayırıp bir gösteri yaptırsaydınız bu çocuğu üzmezdi, nitekim görev almadığı bir sürü gösteri var.  Ancak onbeş kişilik sınıfta yapılacak bir gösteride ondört çocuğu oynatıp, bir çocuğu ayırırsanız bu durum sizce altı yaşında bir çocuğa ne hissettirir? Diye sordum. 

 

                Öğretmenimizin bu soruya verilecek bir cevabı yoktu ve oğlumu da ekibe dahil etti. Yıl sonu gösterisinde çocuklar grup halinde kafkas dansını yaptılar. Dans gösterisinin içinde, ortaya çıkıp her çocuk bir dans figürünü de bireysel olarak yaptı. İnanır mısınız oğlum o kadar iyi yaptı ki, büyük bir alkış aldı. 

 

                Sonuçta, 6 yaşında bir anaokulu çocuğunun bir gösteride doğru figürleri yapıp yapamaması da çok önemli değil. Ama bütün sınıfın dahil olduğu bir gösteride, bir çocuğun kenarda bırakılması, o çocuk için duygusal bir travma. 

                

Yıl sonu için öğretmen çok özenmişti. Çok fazla gösteri planlanmıştı. 
Oğlum da,  hareketli bir çocuktu, yerinde duramazdı ve muhtemelen öğretmen de nasılsa başka görevleri var diyerek, uğraşmak istemedi ve ekibe almadı. Ama pedagojik eğitim alan bir öğretmenin, çocuğa kendisini dışlanmış, beceriksiz, gereksiz hissettirecek durumlardan kaçınması gerekirdi. 

 

Bu olayın üzerinden uzun yıllar geçti. O yüzden sizlerle paylaştım. Amacım kimseyi suçlamak değil.  Oğlum şu anda kocaman bir delikanlı oldu ve  o da eğitim fakültesini bitirerek,   aktif olarak yapmasa da, öğretmen ünvanını aldı. 

Bazen çok basit gibi görünen bazı yaşanmışlıkların, hayatımızı etkileyecek büyük sonuçları olabiliyor. Özellikle, çocukken yaşanılanlar. Bu yüzden de, çocuklarımızın özgüvenlerini asla zedelemeyelim…

 

 


Orjinal Köşe Yazısına Git
— KÖŞE YAZISI SONU —