Her yıl Aralık ayının son haftası geldiğinde, Türkiye'nin değişmez gündemi masaya yatırılır: "Müslüman yılbaşı kutlar mı?", "Biz Hristiyan âdeti mi taklit ediyoruz?" Sokak röportajlarının baş konusu olan bu tartışma, aslında büyük bir kavram kargaşasından besleniyor. Tarihsel gerçekler ve kültürel kökenler incelendiğinde, 31 Aralık gecesi Türkiye'de yaşananların dini bir ayinden ziyade, küresel bir zaman döngüsü kutlaması ve eski Türk geleneklerinin modern bir tezahürü olduğu görülmektedir.
Kafa karışıklığının temel sebebi, Noel ile Yılbaşı kavramlarının birbirine geçmesidir.
Noel: Hristiyan dünyasında Hz. İsa’nın doğumunun kutlandığı dini bir bayramdır. Katolik ve Protestanlar bunu 25 Aralık'ta kutlar. O gün kiliseye gidilir, ilahiler söylenir ve dini ritüeller yapılır.
Yılbaşı: Takvimsel bir olaydır. Dünyanın güneş etrafındaki turunu tamamlaması ve yeni bir döngünün başlamasıdır. 31 Aralık gecesi, Hristiyanlar için Noel değildir; onlar dini bayramlarını 25 Aralık'ta bitirmişlerdir.
Dolayısıyla 31 Aralık gecesi geri sayım yapmak, tombala oynamak veya yemek yemek; Hz. İsa’nın doğumuyla ilgili bir ritüel değil, yılın bitişini kutlayan evrensel bir eylemdir.
"Eve çam ağacı sokmak Hristiyan âdetidir" tezi, Türk tarihçileri tarafından kaynaklarla çürütülmektedir.
Nardugan Gerçeği: İslamiyet öncesi Türklerde, 21 Aralıkta Akçam ağaçları süslenirdi. Türkler, hayat ağacı olarak gördükleri bu ağacın altına Tanrı Ülgen’e hediyeler bırakır, dallarına dilek bezleri bağlarlardı. Türklerin Avrupa’ya göçüyle bu geleneğin Avrupa pagan kültürüne, oradan da Hristiyanlığa geçtiğini gösteriyor. Hristiyanlığın ilk dönemlerinde ağaç süsleme yoktur; bu gelenek yüzyıllar sonra Noel'e bütünleşmiştir.
Yani bir Türk'ün yılbaşında ağaç süslemesi, Hristiyanlaşması değil; binlerce yıllık ata geleneğiyle bağ kurmasıdır.
Kırmızı kıyafetli, hediye dağıtan tonton dede figürü bugün tamamen kapitalist bir tüketim simgesidir. Ancak kökenine bakıldığında iki ilginç figür karşımıza çıkar:
Aziz Nikolaos: Bugün Noel Baba olarak bilinen kişi, Antalya'nın Demre ilçesinde yaşamış bir Anadolu erenidir.
Ayaz Ata: Türk mitolojisinde, soğuk kış günlerinde ortaya çıkan, gariplere ve çocuklara yardım eden "Soğuk Hanı"dır.
Bizim kültürümüzde hediyeleşme ve yoksulu sevindirme zaten vardır. Yılbaşında hediye alıp vermek, Hristiyan azizini anmak değil; sevdiklerimizi mutlu etme arzusunun evrenselleşmiş halidir.
Özetle, 31 Aralık gecesi Türkiye'de yapılan kutlamalar; Hristiyan teolojisinin bir parçası olan Teslis inancını veya Hz. İsa'nın doğumunu kabul etmek anlamına gelmez. Bizler o gece; eski bir yılı bitirmenin yorgunluğunu atıyoruz, yeni bir yıla dair umutlarımızı tazeliyoruz, ata geleneğimiz olan Nardugan motifini yaşatıyoruz. Eğer bir kişi o geceyi Noel niyetine kutluyorsa bu teolojik bir tercihtir. Ancak bir kişi o geceyi yeni yıl olarak kutluyorsa, bu sadece takvimsel ve kültürel bir neşedir.
Kaynakça
Çığ, M. İ, Çam Bayramı Noel ve Nardugan, İstanbul, Kaynak Yayınları, 2012
Ögel, B, Türk Mitolojisi (Cilt 1-2), Ankara, TTK Yayınları, 2010
Boratav, P. N, 100 Soruda Türk Folkloru, İstanbul, İmge Kitabevi, 2013